

GÖZÜMÜZÜ KAPATTIĞIMIZ GERÇEKLER
İmkân ve imkânsızlıklarla dolu bir dünya. Alıştığımız bir cümle bu.
Alıştığımıziçin basit gibi gelen, baktığımız zaman kafamızı çevirdiğimiz bir konu. İnkâr edilemez bir gerçek bu.
Kimisi yere para düşünce eğilip almaz bile, kimisi tekrar tekrar sayar eksik var mı diye. İşte tüm özeti bu hayatın.
Bir yanda eğilip parayı alma zahmetine girmeyen, diğer yanda parayı kazanmak için ter döken insanlar.
İlginç bir ironi içinde yaşıyoruz. Buna bizzat şahitlik ettim. Kardeş okulumuzu ziyaret ettik.
Daha önce adını duymadığımız, hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir okuldu bu. Tahmin edildiği üzere okulun imkânları oldukça kısıtlı.
Bir eğitim kurumunda;
Konferans salonu, spor salonu ve kütüphane olmaması hem eğitim açısından hem de sosyalleşmek adına ciddi bir engel. Okulun yıkılmış duvarlarını, temiz olmayan koridorlarını, oldukça eskimiş sıralarını ve ufak bir depremde yerle bir olacak olan binasını kabul etmesem de, bunlardan ziyade bu imkânsızlıklara rağmen gözlemlediğim umut dolu insanlardan bahsetmek istiyorum.
Bu durum karşısında yılmayan, isyan etmekten çok gülümsemeyi öğreten bir okul müdürü…
Kol kola girmiş iki kız çocuğunun gülümsemesi…
Öğrenciler için çabalayan öğretmenler…
Evet, tüm bunlar ziyaret sırasında benim gördüklerimdi. İhtiyaç duydukları şey, çoğumuzun ilgisini çekmeyen, değer vermediğimiz kitaplar. Sıcak tutacak bir mont, koşabilecekleri bir salon. Yaşama korkusu olmadan gidip gelecekleri sağlam bir okul.
İşte tüm bunlar, benim ve senin sahip olduğumuz şeyler. Fakat bazen insan kendinden başkaları olduğunu unutmamalı.
Yoksulluğun ayıp olmadığını, aksine varlıklı olup bencil olmanın ayıp olduğunu gördüm. Düşen birisine daima el uzatın.
Çünkü hepimiz birer insanız ve her insan bir gün herhangi bir sebepten yere düşen kişi olacaktır.
Eylül Su GÖKÇE 10TM
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
KARDEŞ OKULUMUZUN ELİNDEN TUTTUK
Küçük dünyaların daima büyük insanları olurmuş. On yedi senenin son üç senesini bilincinde olarak yaşadığım şu hayatın acımasızlıkları elbet bir dönemimde yakalayıp götürecekti beni.
Benim farkındalık dönemim liseye başlayışımla oluştu.
Yeni sayfama geçmemle birlikte, senelerdir herkesin benimle eşit bir hayatı yaşadığını bana gösteren pembe gözlüklerimin artık son kullanma tarihi bitti.
Gelelim beni etkileyen son hikâyeye-yok yok hikâye değil, gerçekliğin ve hayatın ta kendisi İstanbul adı altında;
Fakat zamanın ciddi şekilde geç ilerlediği bir yere Ümraniye'ye kardeş okulumuza ziyarete.
Benim küçükken her çocuk gibi hayallerim vardı; bu belki bir bebek, belki pembe bir etek, belki dönem rengim olan pembeyle ilgili her şey.
Yaşadığım en iyi hayat tecrübelerinden olan kardeş okul etkinliğimizde fark ettiğim gerçek şu ki kimi çocuğun hayal kurmasına bile izin verilmezmiş.
Doğu kültüründe yetişen ve büyüyen, bilinçsiz ailelerinin tek korkunç ürünleri de değiller.
Henüz on iki yaşındayken sırf ailenin en büyük çocuğu olduğu gerekçesiyle çalıştırılan ve sekiz sene zorunlu eğitiminiyerine getirmeye çalışan minik insanlarımızın akıllarında ve hayatlarında hayallere yer yok.
Daha top tutması, bebekle oynaması gereken o elleri ve zihinleri, daha o küçücük yaşında omuzlarına yüklenen hayatın ağır sorumluluklarını kaldırmakla yükümlü.
Temennim kurdukları hayalleri gerçekleştirmeleri olacaktır hiç şüphesiz;
Fakat ellerinde olanakları olmadan kendi çabalarıyla nefes almaktan ötesine geçemiyorlar.
Oysaki onlar bizim yarınlarımız, geleceğimiz, kendilerine kurdukları minik dünyalarının büyük insanları.
En büyük zenginlikleri izin verildiği kadarınca hayal kurmak.
Olanakları gereğince teknik resim eğitimi almadan resim öğretmeni olmak hayaliyle hayata bakan bir gelecek, rotası olmayan gemiden daha vahim bir durumdadır;
Çünkü onların önünde kendilerini gemi yapmak için imkânları bile yok.
Çıkarabildiğim ve herkesin kendine bir ders çıkarması gereken bir konu var ki fırsatlarım varken rotasız yoluma devam etmek, beni rota çizmeye hakkı bile olmayanlardan daha aciz kılar herhalde.
Berin TARÇALIR 11B
